Sizler için yazar, editör ve çevirmen M. Sacide Ak ile “çocuk kitaplarında dini değerlerin aktarılması” konusu üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik:
Sacide Hanım, öncelikle platformumuza konuk olduğunuz için teşekkürler. Çocuk edebiyatı ve çocuk kitapları yayıncılığı her geçen gün daha çok önem kazanmakta bunda da malumunuz üzere çocuğa ve ona verilen eğitimin öneminin anlaşılması. Bu her ne kadar tartışmaya açık da olsa çocuk kitapları çocuğun eğitim sürecinin vaz geçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Takdir ederseniz her toplum kendi kültürel değerlerini bireylerine aktarmayı toplumsal ödevlerin üst sıralarında konumlandırmakta. Dini değerler ve konular da elbette bu kültürel değerlerin kapsamı içerisinde yer almakta. Değerler aktarımı örgün eğitim alanında formal süreçleri kapsarken sosyal hayat alanında informal süreçleri kapsar. Çocuk kitapları özellikle informal yani okuldışı süreçlerde bir konu hakkında çocukta farkındalık oluşmasında veya bilgi sahibi olmasında devreye giriyor. Tam da bu noktada dini değerlerin aktarılmasında çocuk kitaplarının önemi hakkında bize neler söylemek istersiniz?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki her toplum, kendi kültürel ve manevi değerlerini gelecek nesillere aktarmak konusunda doğal bir eğilime sahiptir. Bu aktarımı bazen okullar aracılığıyla, bazen de aile içinde veya sosyal çevrede gerçekleştiririz. Çocuk kitapları da bu noktada en etkili araçlardan biridir. Çünkü kitaplardaki öyküler, karakterler ve görseller, çocuğun zihninde kalıcı izler bırakır. Özellikle dini değerlerin aktarımında, çocuğun merak ve hayal gücüne hitap eden; korkutmayan ve ötekileştirmeyen bir anlatım sunan hikâyeler, bu değerleri içselleştirmesine yardımcı olur.
Bir çocuğun okuduğu hikâyede iyiliğin, dürüstlüğün ya da yardımseverliğin manevi bir kökene dayandığını fark etmesi, o değeri sahiplenmesini kolaylaştırır. Aynı zamanda görsel okuma sayesinde, soyut kavramların somut örnek ve ifadelerle aktarılması, çocuğun doğal bir akış içinde keyif alarak keşfetmesini sağlar. Bu da zihninde ve gönlünde kalıcı izler bırakır. Elbette din, yalnızca kurallardan ibaret bir sistem değildir; hayat yolculuğumuza anlam katan, bizi iyiliğe, güzelliğe, sevgiye teşvik eden köklü bir rehberdir. İşte çocuk kitapları, bu rehberi çocukların dünyasına eğlenceli ve anlaşılır bir dille taşır. Karakterler, masalsı atmosferler ve duygu yüklü olaylar sayesinde çocuklar, dinin temel felsefesini kendiliğinden benimser. Üstelik bu öğrenme, “öğretilmek” baskısından ziyade “hikâye deneyimi yaşamak” şeklinde gerçekleşince çok daha etkili olur.
Birçok eleştirmen veya akademisyen çocuk kitaplarının didaktik yani öğretici yanın ağır basmasının edebi açıdan doğru olmadığını ve eserin sanatsal yönünü, niteliğini törpülediğini belirtiyor. Peki sizce dini değerleri sanatsal bir dokunuşla çocuk kitaplarında işlemek mümkün mü?
Kesinlikle mümkün, hatta bence olmazsa olmaz! Tarihsel açıdan baktığımızda, ilk çocuk kitaplarının pek çoğunun Hristiyanlık öğretilerini aktarmak amacıyla ve oldukça didaktik bir üslupla yazıldığını görüyoruz. Fakat zamanla çocuk edebiyatının edebi değeri ve çocuğun hazırbulunuşluk düzeyi önem kazandı. Bugün gelinen noktada, “öğreticilik” katı ve sıkıcı bir formatta olmak zorunda değil. Sanatsal bir dokunuş, çocuk kitabının metnini ve görsellerini adeta büyülü bir deneyime dönüştürür.
Dini değerleri edebî bir duyarlılıkla ele almak; metnin kurgusal bütünlüğüne, estetiğe ve karakter gelişimine özen göstermek demektir. Çocuk kitaplarındaki hikayeleri kurgularken mesajı ve öğretiyi doğrudan “Bu böyledir, şöyle yap!” şeklinde vermek yerine, kahramanın yaşadığı deneyimler aracılığıyla çocuğun iç dünyasında yankı bulacak şekilde planlamak gerekir. Böylece çocuk, okuduğu hikâyeyi hem edebî açıdan tatmin edici bulur hem de manevi bakımdan zenginleşir.
Bu sanatsal yaklaşımda kurgusal öğeler ve resimlerin gücü büyük rol oynar. Metaforlar, rengârenk çizimler ve akıcı bir anlatım, dini değerleri çocuğun hayal gücüyle besleyerek sunar. Böylece çocuk, okuduğu hikâyede “ders aldığını” hissetmeden, merakla ve keyifle ilerleyerek kahramanlarla özdeşleşir. Dini değerler böylesi bir anlayışla işlendiğinde, çocuğun iç dünyasına çok daha doğal ve sıcak bir biçimde nüfuz eder.
Çocuklara dini değerleri aktarmak isteyen bir yazar nelere dikkat etmeli sizce? Bu konuda onlara yol gösterici olacak tavsiyeler veya sunacağınız bir yol haritası var mı?
Bir yazar ve çocuk kitapları editörü olarak deneyimlerim bana gösterdi ki, çocuğun yaş grubunu ve gelişimsel özelliklerini tanımak bu işin en temel gerekliliğidir. Örneğin, 3 yaş, 7 yaş veya 10 yaş için yazarken, her birinde farklı bir dil, tema ve görsel dünya kurgulamak gerekir. Özellikle okul öncesi dönemde, soyut kavramları anlamakta zorlanan çocuklar için somut, basit ve sembolik anlatımlar tercih edilmeli; renkli görseller, kısa cümleler ve günlük yaşama yakın örnekler kullanılmalıdır. Daha büyük yaş gruplarında ise karakterlerin duygusal çatışmaları, iç konuşmaları ve macera unsurları metni zenginleştirir, çocuğun ilgisini canlı tutar.
Bununla birlikte, çocuğa dini değerleri anlatırken mutlaka sevgi ve umut odaklı bir üslup benimsemek gerekir. Dinin özünde insanı cezalandırmak yerine yüreğini ısıtıp yol göstermek vardır. Dolayısıyla “Yanlış yaparsan cezalandırılırsın” gibi korku temelli mesajlarla çocuğu suçlamak yerine, “Doğruyu yapmanın değeri nedir?” sorusuna doyurucu cevaplar sunmak çok daha etkili olur. Hikâyede değerlerin doğal bir akışla hissettirilmesi, çocuğun kendiliğinden bir bağ kurmasını sağlar ve onu “öğretilen” değil, “keşfettiği” değerlerle tanıştırır.
Aynı zamanda metnin estetik ve edebi niteliği de göz ardı edilmemeli. Hikâyelerin bütünlüğü, karakterlerin gelişimi, resimlerin kalitesi ve özenli bir dil kullanımı, çocuğun bu manevi yolculuğu keyifle deneyimlemesine yardımcı olur. Son olarak, dini aktarırken aslında bu değerlerin evrensel bir niteliğe sahip olduğunu hissettirmek ve çocuğun içgörüsüne hitap etmek de önemlidir. Merhamet, iyilik ve şefkat gibi kavramların farklı toplumlarda ve inançlarda da var olduğunu anlatmak, çocuğun kalbinde dinin kendini nasıl beslediğini daha iyi kavramasını sağlar.
Ebeveynler ve öğretmenler dini değerler üzerine yazılmış eserleri çocuklar için seçerken nelere dikkat etmeli sizce?
Ebeveynler ve öğretmenler, “çocuk” ve “din” söz konusu olduğunda haklı olarak çok daha titiz davranıyorlar; çünkü ikisi de hassas konular. Bu nedenle ilk olarak kitabın yaş düzeyine uygun olup olmadığına, dilinin açıklığına ve anlaşılır olmasına bakmak önemli. 7 yaşına yönelik bir kitap, 3 yaşındaki bir çocuğa ağır gelebilir veya tam tersi bir durum söz konusu olabilir.Ve en önemlisi her çocuk biriciktir ve yaşına bakmaksızın, ebeveyn ve öğretmenler çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimine göre doğru zamanda, doğru kitabı onunla buluşturmaya özen göstermelidir.
Ardından, içeriğin ve verilen bilgilerin doğruluğunu incelemek gerekir. Yayınevleri ticari kuruluşlardır ve bazen çok talep edilen konuları hızlıca kitaba dönüştürebilirler. Bu nedenle, “Bu kitap gerçekten pedagojik açıdan onaylı mı, uzman bir gözden geçirdi mi?” gibi soruları sormak şarttır. Herkes okuyup beğenmiş olabilir ya da sosyal medyadan bu böyle yansıyor olabilir ancak sorumluluğumuzda olan çocuk için uygunluğuna en iyi biz karar veririz.
Bir diğer nokta da üsluptur. Aileler, “Dini sevdirelim” derken farkında olmadan çocuğu kurallara boğan, korkutan, baskıcı bir anlatımla karşı karşıya bırakabilir ve bu durum çocuğun dinden uzaklaşmasına neden olabilir. Burada çocuğun hissettiği duygu çok önemlidir: Keyif, merak ve aidiyet… Onu okurken heyecanlandıran, düşündüren, ufkunu genişleten kitaplar tercih edilmelidir. Kitabın resimleri, mizanpajı, karakterlerin derinliği gibi unsurlar da bu sürecin bir parçasıdır.
Son olarak, ebeveyn ve öğretmenlerin bir editör gibi davranıp kitabı hızlıca gözden geçirmesi faydalı olur. “Yazar kim, yayınevi ne kadar güvenilir, içerikte çocuğa uygun olmayan ifadeler var mı, yaş grubuna hitap ediyor mu?” gibi sorulara yanıt bulmak, çocuğu doğru kitaplarla tanıştırmak için kritik öneme sahiptir.
Bu noktalara dikkat edildiğinde, çocukların dini değerleri anlama ve benimseme süreci hem daha sıcak hem de daha kalıcı hale gelir. Unutmamalıyız ki çocuk, kitaba her şeyden önce bir “hikâye dünyasına girme” niyetiyle bakar. Eğer o dünyada kendini güvende ve mutlu hissederse, aktarılan tüm değerlere de daha açık olacaktır.
Son olarak, çocuklarımıza dini değerleri öğretme motivasyonumuz çok anlaşılır ve makul. Fakat bunu yaparken onların dünyasına uygun, sevgi ve neşeli dolu, eğitici olduğu kadar eğlendirici de olan kitapları tercih etmek gerekir. Unutmayalım ki bir kitap çocuğa “öğretici” mesajlar vermekle kalmaz, onun hayal gücünü de besler. Eğer bu hayal gücünü zenginleştirebiliyorsak hem aklına hem de kalbine dokunabilmiş oluruz. Dini değerlerin çocuklar için yol gösterici olması ancak sevgi ve merhamet temelli bir yaklaşımla mümkün olabilir.
Yorum Yap