ÇOCUKLARDA KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ VE ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİ

ÇOCUKLARDA KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ VE ELEŞTİREL DÜŞÜNME BECERİSİ

Sivas il merkezindeki altı farklı ilkokulda 2023-2024 eğitim öğretim yılı ikinci döneminde öğrenim gören 904 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada ortaya çıkan sonuçlar kitap okuma kültürünün çocuklarda “eleştirel düşünme” becerisini geliştirdiği ortaya konulmuştur. sizler için araştırmanın sonuçlarını derledik:

İlkokul öğrencilerinin OAÖ’ye(okuma alışkanlığı) ilişkin puanlarının ölçeğin toplamında ve tüm alt faktörlerinde yüksek düzeyde olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin EDEÖ’ye(eleştirel düşünme) ilişkin puanları ise “Meraklılık” boyutunda orta düzeye yakınken diğer alt boyutlarda ve ölçeğin tamamında orta düzeyin üzerinde olduğu görülmüştür. Kıran (2019) yaptığı araştırmada ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme becerilerini incelemiştir. Genel olarak bu becerilerin orta düzeyde olduğunu ortaya koymuştur. Öğrenciler, özellikle analiz ve değerlendirme konularında yüksek performans sergilerken; çıkarım yapma, yorumlama, açıklama ve öz düzenleme gibi alanlarda ise orta seviyede kaldıkları görülmüştür. Bu durum, öğrencilerin bazı eleştirel düşünme alanlarında güçlü, diğerlerinde ise gelişmeye açık olduklarını göstermektedir. Bu sonuç araştırma sonuçları için olumlu olmakla birlikte alan yazınındaki durumun saptanması için yapılan çalışmalar incelenmiştir. Demir (2017) çalışmasında, kitap okuma süresinin artmasıyla birlikte öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin de geliştiğini ifade etmektedir. Bu bulgu, Yıldırım-Döner ve Demir’in (2024) çalışmasıyla da desteklenmektedir. Yıldırım Döner ve Demir’in analizleri, okuma süresinin artmasının eleştirel düşünme eğilimlerinde anlamlı bir artışa yol açtığını göstermektedir. Özellikle günde 61 dakika ve üzeri kitap okuyan öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimlerinin, okuma becerilerinin %6’sını açıklayabildiği belirlenmiştir. Yurtbakan ve Erdoğan (2020) yaptığı çalışmada öğrencilerin çoğunluğunun (%80.20) düzenli kitap okuduğunu, kalan öğrencilerin (%19.80) ise düzenli kitap okumadığını tespit etmişlerdir. Bu nedenle okuma alışkanlıklarının ve sürelerinin artırılması, öğrencilerin eleştirel düşünme ve üstbilişsel farkındalıklarını geliştirmede etkili bir strateji olarak değerlendirilebilir. Usta’nın (2019) çalışma bulgularına bakıldığında ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir.

Öğrencilerin OAÖ’den aldıkları puan ortalamalarının cinsiyet değişkenine göre ölçeğin “Ailenin tutumu” faktörü hariç tüm faktörlerde ve ölçeğin toplamında kız öğrenciler lehine anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Bu durum, kız öğrencilerin okuma alışkanlıkları konusunda erkek öğrencilere göre daha olumlu bir eğilim sergilediğine işaret edebileceği gibi ailenin tutumunun öğrencinin cinsiyetine göre değişiklik göstermemesi her iki cinsiyet için de benzer düzeyde destek sağlandığı anlamına gelebilir. Semizoğlu’nun (2013) araştırması, kız öğrencilerin okuduğunu anlama konusunda erkek öğrencilere kıyasla daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Okuduğunu anlama başarı durumları (OABD) ile ilgili yapılan bir araştırmada (Yurtbakan ve Erdoğan, 2020) ise kız öğrencilerin OABD puan ortalamaları, erkek öğrencilerin OABD puan ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Bu bulgular, kız öğrencilerin okuma ve anlama becerilerinde genel olarak daha üstün performans sergilediklerini göstermektedir. Öğrencilerin EDEÖ’ den aldıkları puan ortalamaları cinsiyet değişkenine göre incelendiğinde, sadece açık fikirlilik boyutunda anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Meraklılık, nesnellik ve şüphecilik boyutlarında ve genel ölçek üzerinde ise cinsiyetler arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Bu durum açık fikirlilik konusunda kız ve erkek öğrenciler arasında belirgin bir fark olduğunu, diğer alanlarda ise benzer seviyelerde olduklarını göstermektedir. Karabacak’ın (2011) araştırmasına göre eleştirel düşünme becerilerinin öz düzenleme alanında kız öğrenciler erkek öğrencilere kıyasla daha başarılıdır. Bu bulgu kız öğrencilerin kendi öğrenme süreçlerini planlama, izleme ve değerlendirme konusunda daha yetkin olduklarını göstermektedir. Diğer eleştirel düşünme alanlarında ise cinsiyetler arasında belirgin bir fark bulunmamıştır. Bununla birlikte her iki ölçeğin tüm faktörlerinde kız öğrencilerin puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum kız öğrencilerin çeşitli eğitim performans göstergelerinde genellikle daha yüksek puan aldıklarını ortaya koymaktadır.

İlkokul öğrencilerinin OAÖ’den aldıkları puan ortalamaları sınıf düzeyi değişkenine göre incelendiğinde 3. sınıflar ile 4. sınıflar arasında 3. sınıflar lehine anlamlı farklılık görülmüştür. Toplam puanlara bakıldığında en düşük puanı 4. sınıf öğrencilerinin aldığı gözlemlenmiştir. Bu durumun; 4. sınıf müfredatının daha yoğun ve zorlu olması nedeniyle öğrencilerin okuma alışkanlıklarına ayırdıkları zamanı azaltması, sosyal çevrelerinde ve arkadaş gruplarında daha fazla zaman geçirmek istemeleri, büyüme ve gelişme döneminin getirdiği duygusal değişikliklerin okuma alışkanlıklarını etkileyebileceği gibi farklı sebepleri olabilir. Yılmaz ve Ertem’in (2020) çalışmasına göre ilkokul öğrencilerinin okuma alışkanlığı toplam puanları sınıf düzeyine göre değerlendirildiğinde, farklılık olduğu ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir. Bu durumun, araştırmanın sınırlı sayıda katılımcı ile yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Öğrencilerin EDEÖ’den aldıkları puan ortalamaları sınıf düzeyi değişkenine göre incelendiğinde ise “Nesnellik” boyutunda ve toplamda 2. ve 3. sınıflar arasında 3. sınıf lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Diğer boyutlarda ise anlamlı farklılıklar gözlemlenmemiştir. En düşük puanı ise 2. sınıf öğrencilerinin aldığı görülmüştür. Bu bulgu, çocukların yaşlarının ilerlemesiyle birlikte olaylara daha nesnel bakabildiklerini ve bilgiye eleştirel bir perspektiften yaklaşabildiklerini göstermektedir. Ay ve Akgöl’ün (2008) çalışmasında, yaş ilerledikçe öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin arttığı belirlenmiştir. Araştırma 1. sınıf öğrencilerinin eleştirel düşünme gücünün, 3. sınıf öğrencilerine kıyasla daha düşük olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar eleştirel düşünme becerilerinin yaş ve eğitim seviyesinin artmasıyla birlikte geliştiğini göstermektedir.

Öğrencilerin OAÖ ve EDEÖ’den aldıkları puan ortalamaları anne-baba eğitim düzeyine göre incelendiğinde OAÖ’nün “Okuma türü” alt faktörü hariç tüm faktörlerde ve toplamda anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre anne-baba eğitim düzeyi yükseldikçe öğrencilerin okuma alışkanlığı ve eleştirel düşünme eğilimleri düzeyi de artmaktadır. Bu bulgu, annebaba eğitim düzeyinin öğrencilerin okuma alışkanlıkları ve eleştirel düşünme eğilimleri üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Ebeveyn eğitim düzeyinin yükselmesiyle birlikte öğrencilerin okuma alışkanlığı ve eleştirel düşünme becerilerinde anlamlı bir artış gözlenmesi, yüksek eğitim düzeyine sahip ebeveynlerin çocuklarına hem rol model olarak etkili olduklarını hem de daha fazla akademik destek sağladıklarını düşündürmektedir. Aydın ve Balkan’ın (2022) araştırmasında anne eğitim durumu ile çocukların okuma sıklığı puanları arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. En yüksek okuma sıklığı puan ortalaması üniversite mezunu annelere aitken, en düşük ortalamaya okuryazar olmayan annelerin çocukları sahiptir. Eğitim durumu yükseldikçe çocukların okuma sıklığı puan ortalamalarının da arttığı tespit edilmiştir. Bu durum anne eğitim düzeyinin çocukların okuma alışkanlıkları üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir. Kıran (2019) ise yaptığı araştırmada, öğrencilerin babalarının öğrenim durumu arttıkça okuduğunu anlama başarılarının da arttığını gözlemlemiştir. Daha önce yapılan araştırmalar da bu bulguyu desteklemektedir. Ateş (2008) ve Semizoğlu (2013) tarafından yapılan çalışmalarda babaları lise veya üniversite mezunu olan öğrencilerin okuduğunu anlama başarılarının, babaları ilkokul mezunu veya okuryazar olmayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum babanın eğitim seviyesinin, öğrencinin okuduğunu anlama başarısı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermektedir. Araştırmada öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin anne ve baba eğitim durumlarıyla ilişkili olduğu görülmüştür. Anne ve babası yüksek öğrenimli olan öğrenciler, daha yüksek eleştirel düşünme becerilerine sahip olma eğilimindedir. Bu durum yüksek eğitimli ebeveynlerin çocuklarına daha fazla zihinsel uyarım ve dilsel girdi sağlayabilmelerinden, evde soru sorma ve tartışma ortamını teşvik etmelerinden ve eleştirel düşünmeyi modellemelerinden kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca yüksek eğitimli ebeveynlerin çocuklarına fikirlerini özgürce ifade etmelerine ve sorgulama yapmalarına olanak tanıyan daha demokratik aile ortamları yaratmaları da mümkündür. Bu da çocukların farklı bakış açılarına saygı duymalarını, hatalardan öğrenmelerini ve yeni fikirleri keşfetmelerini teşvik eder. Araştırma sonucunda, anne ve babası kitap okuyan, evinde çok sayıda kitap bulunan ve ebeveynleri ile birlikte kütüphaneye giden çocukların okuma alışkanlıklarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgu, aile desteğinin ve birlikte gerçekleştirilen okuma faaliyetlerinin çocukların okuma alışkanlıklarını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.

Bu çalışmada elde edilen bir diğer bulgu ilkokul öğrencilerinin okuma alışkanlığı ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişkinin orta düzeyde olmasıdır. Okuma alışkanlığı birçok farklı akademik becerinin gelişmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Okuma alışkanlığının farklı değişkenler ile birlikte incelendiği çalışmalar alan yazınında yer almaktadır. Yıldırım-Döner ve Demir (2024) tarafından ortaokul öğrencilerine yönelik yapılan çalışmanın bulgularında öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimlerini %3 oranında yordadığı ve aralarında pozitif yönde bir korelasyonun olduğu saptanmıştır. Arslan (2023) tarafından ortaokul öğrencilerine yönelik çalışmada okuma alışkanlığı ile STEM tutumu incelenmiş ve aralarında orta düzeyde bir ilişki belirlenmiştir. Ayrıca okuma alışkanlığının öğrencilerin STEM tutumlarının %33’lük bir kısmını açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Esen-Aygün (2021) ilkokul öğrencilerinin okuduklarını anlamaları ve okuma kaygıları arasındaki ilişkide okuma alışkanlığının aracılık rolünü araştırmıştır. Okuma alışkanlığının okuduğunu anlama ve okuma kaygısını anlamlı düzeyde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Eminoğlu ve Özkan (2019) ilkokul öğrencilerinin okuma alışkanlıkları ve yazma becerileri arasındaki ilişkinin pozitif yönde orta düzeyde olduğunu tespit etmiştir. Arslan ve arkadaşları (2019) tarafından yapılan araştırmada yüksekokul öğrencilerinin okuma alışkanlıkları ile yaşam boyu öğrenme tutumları arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu sonucu elde edilmiştir. Eleştirel düşünme ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında Usta’nın (2019) ilkokul düzeyinde yaptığı çalışmasında öğrencilerin eleştirel düşünme becerileri ile okuduğunu anlama becerilerinin pozitif yönde bir ilişkiye sahip olduğu görülmüştür. Akbıyık (2002) lise öğrencilerinin eleştirel düşünme ile akademik başarıları arasında olumlu yönde bir ilişkinin olduğunu saptamıştır. Arslan (2022) üniversite öğrencilerinin eleştirel düşünme eğilimlerinin başarı hedef yönelimlerini olumlu düzeyde yordadığını belirlemiştir. Araştırmaların bulguları incelendiğinde, okuma alışkanlığının öğrencilerin bilgiye eleştirel bir perspektiften bakma, analiz yapma ve sorgulama becerilerini geliştirmede önemli bir rol oynadığını, ancak bu etkinin tam anlamıyla güçlü olmadığını düşündürmektedir. Dolayısıyla, öğrencilerin eleştirel düşünme eğilimlerini daha yüksek düzeye taşımak için okuma etkinliklerinin yanı sıra eleştirel düşünme becerilerini doğrudan destekleyecek analiz, tartışma ve problem çözme gibi çeşitli uygulamaların eğitim süreçlerine dâhil edilmesinin fayda sağlayacağı söylenebilir.

Yapılan çalışmalara bakıldığında okuma alışkanlığı ve eleştirel düşünme değişkenlerinin birçok farklı değişkenle birlikte ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda her ikisinin de öğrencilerde geliştirilmesi gereken beceriler olduğu yorumunda bulunulabilir. Okuma alışkanlığının eleştirel düşünmeyi geliştirmesine yönelik olarak Karatay (2015) okuma halkası modelini önermektedir. Bu modelde öğrencilerin kitapları yalnız, üç-beş kişilik gruplar hâlinde okuduktan sonra üzerine tartışması beklenmektedir. Günümüz eğitim sisteminde ve sosyal hayatta eleştirel düşünebilmek için okumayı alışkanlık hâline getirmek ve okuduğunu anlamak büyük önem arz etmektedir. Bu denli önemli becerilerin öğrenciler tarafından kazanılmasını sağlamak okul ve aile iş birliği ile sağlanabilir. Bu çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda ise aşağıdaki önerilerin ilgili tüm paydaşlara yönelik olarak getirilmesi uygun bulunmuştur:

  • İlkokulun ilk yılından itibaren, her öğrencinin haftalık olarak belirli bir süre okuma yapması sağlanmalı ve okuma süreleri öğrenci takip çizelgeleri ile kayıt altına alınmalıdır.
  • Öğrencilerin okuma süreleri ve metin türlerine göre gelişimleri periyodik olarak gözden geçirilerek okuma alışkanlıklarının gelişip gelişmediği değerlendirilebilir.
  • Kız ve erkek öğrencilerin ilgisini çekecek farklı temalarda okuma materyalleri sağlanarak her iki grupta da okuma alışkanlığı teşvik edilebilir.
  • Her sınıf seviyesinde, öğrencilerin birlikte analiz yapabileceği ve tartışabileceği kitap kulüpleri ya da okuma grupları kurulmalıdır. Öğrencilere okudukları kitapla ilgili eleştirel sorular yöneltilmeli ve grup çalışmalarıyla bu sorulara birlikte yanıt aramaları teşvik edilmelidir. Her etkinlik sonrası değerlendirme yapılması, eleştirel düşünme becerisindeki gelişimi gözlemlemek için veri sağlayabilir.
  • Öğrencilerin çelişkili konular üzerinde beyin fırtınası yapabileceği, sorunlara farklı çözümler üretmeleri isteneceği ve birbirleriyle düşüncelerini paylaşabilecekleri öğrenme ortamları oluşturulabilir.
  • Öğrencilerin okuma alışkanlıklarını pekiştirmek adına ailelere, çocukları için bir kitap köşesi oluşturma ve haftanın belirli günlerinde tüm aile bireylerinin katılımıyla bir okuma saati yapma önerisinde bulunulmalıdır. Ailelerin bu uygulamaları yapıp yapmadıkları periyodik olarak kontrol edilerek öğrencinin okuma alışkanlığındaki gelişim izlenebilir.
  • Ebeveynlerin okuma alışkanlıklarına ve eleştirel düşünme becerilerine katkı sağlaması için bilgilendirme ve destek programları düzenlenebilir. Örneğin ailelerin çocuklarıyla birlikte kitap okuma saatleri düzenlemesi ve kitap üzerine sohbet etmeleri teşvik edilebilir.
  • Okuma alışkanlığı ve eleştirel düşünme eğilimlerinin zaman içinde nasıl geliştiğini gözlemlemek için uzunlamasına araştırmalar yapılabilir. Aynı öğrenci grubunu birkaç yıl boyunca takip ederek okuma alışkanlıklarının ve eleştirel düşünme becerilerinin yaş ve eğitim düzeyi arttıkça nasıl değiştiği incelenebilir. Bu tür bir çalışma, yaş ve sınıf düzeyi arttıkça eleştirel düşünme becerilerinde gözlenen artışa dair daha güçlü kanıtlar sağlayabilir.

NOT: Bu makale Doç. Dr. Aysel ARSLAN ile M. Sümeyye POLAT’ın aşağıdaki makalesinden alınmıştır:

Arslan, A., ve Polat, M. S. (2025). İlkokul öğrencilerinin okuma alışkanlıkları ile eleştirel düşünme eğilimleri arasındaki ilişki.

Millî Eğitim, 54(245),  321-354. DOI: 10.37669/milliegitim.1506770”

Yorum Yap

Your email address will not be published. Required fields are marked *