“Mart Ayı Editörü”
“Ayın Editörü” köşemizin ilk konuğu Hande Hanım, sizleri platformumuzda ağırlamak bizim için mutluluk verici. Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
Merhabalar, teşekkür ederim. 1990 doğumluyum, Kırklareli-Lüleburgaz’da büyüdüm. Kendimi bildim bileli okulluyum, okuyorum, okumayı seven insanlarla birlikteyim. Liseyi Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde yatılı okudum, Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunuyum. İslam Tarihi alanında, Marshall Hodgson’ın İslam’ın Serüveni eseri üzerine İstanbul Üniversitesi’nde bir yüksek lisans tezi yazdım. İslam düşüncesini Türkçe kaynaklar üzerinden okutan Klasik Düşünce Okulu’nun sıkı bir takipçisiydim, o dönemde okur olarak felsefe ve tasavvuf metinlerine yoğunlaştım. Şimdilerde yine Galatasaray Üniversitesi’nde, Ranciere’in eğitim felsefesi üzerine bir yüksek lisans tezi yazıyorum. Kariyer namına yaptıklarım hâlihazırda meşgul olmayı sevdiğim şeylerden türedi. VakıfBank Kültür Yayınları’nda üç yıldır çocuk kitaplığını yürütüyorum. Çocuk kitaplarını, hikâyeleri ve felsefeyi sevince bir yıl önce Dr.Özge Özdemir’den ÇİFEL(P4C) dersi aldım. Şimdi öğrencilerim var; NUN Okulları’nda gençlerle felsefe yapıyoruz. Ailem ve yakınlarımla vakit geçirmeyi, hoşsohbeti ve eşlikçisi kahveyi, tabiatın içinde olmayı seviyorum.
Hande Hanım, sizlerle Türk Çocuk Edebiyatı üzerine geniş bir sohbet etmek istiyoruz ancak önce biraz daha özel bir konuya dair birkaç sorumuz olacak. Bir editör olarak “çocuk kitapları” üzerine yoğunlaşmak nasıl bir şey, çocuk kitaplarına editörlük yapmanın yetişkinler için yazılmış kitaplara editörlük yapmaktan farkı ne? Ya da bir farkı var mıdır?
Vardır efendim. Farklı açılardan bakarak bunu maddeler hâlinde ortaya koymaya çalışalım. Bir: Metin-resim dengesi. Elimize gelen işlerin kurgusunun dengeli ve temiz olup olmadığı, onu zihnimizde sahnelere böldüğümüzde, “storyboard” aşamasında ortaya çıkar. Her edebî eserde aranmak zorunda olmayan bir özellik bu. Ancak resimli kitaplarda olmazsa olmazdır. Bazen metinsiz boş sayfalarla da karşılaşabiliriz ancak bu durum, müzikteki es ve nota arasındaki geçiş kadar ahenkli olmalı. Yoksa okuru hikâyeden koparır. Editör buna dikkat edecek görsel zevk ve mümkünse teknik ve sanat tarihi anlamında sanatsal birikime sahip olmalı. Sanata dair gelişmeleri ve çocuk kitapları piyasasını bu gözle takip etmeli.
İki: Yaş grubunu dikkate almak. Kaçınılmaz. Sayfa sayısı, sayfadaki metnin uzunluğu, görsellerin yoğunluğu vb. bunlar okuyucunun dikkat süresinin üzerinde olmamalı. Hedef yaş grubunu, okuru dikkate almak gerekiyor. Aynı hassasiyetle ben psikologlarla iş birliği yapmanın, onların fikrini almanın çok faydasını gördüm. Yayım sürecini uzatsa da çocukların manevi dünyasına etki edecek işler için bu alanda çalışan, Türkçeyi ve çocuk edebiyatını seven uzmanlarla çalışmakta fayda görüyorum.
Üç: Kısa metinlerde temiz, güzel bir Türkçe çıtasını tutturmak sanıldığı kadar kolay değil. Çocuk kitaplarında fikrinizi eksiksiz bir şekilde, yersiz ve fazladan kelimeleri ayıklayarak fasih bir Türkçe ile ortaya koymak gerekiyor. Uzun metinlerde okurun bu izlenimi edinmesi için önünde okunacak nice sayfa, yaşanacak nice olay varken, resimli kitaplarda kaleminizin ve fikrinizin gücü kendini çok daha çabuk ele verir.
Peki, sizce “çocuk kitabı editörü” tabirini kullanmak doğru mudur, çocuk kitabı editörlüğü özel bir ihtisas ve birikim ister mi?
Her çocuk kitabına edebî eser denemez: Sessiz kitapları düşünelim. Bu alan kitap formatını kullansa da görsel sanatların imkânları dahilinde çeşitli formlara bürünebiliyor. Çocuk kitaplarını edebî kılan, hikâye anlatıcılığına dayanıyor olmaları. Ama kurgu dışı kitaplar da var; bilgi görselleştirmeye dayalı olan işler. İkisini bir araya getirenler var; hikâye ve bilimsel veriyi birlikte işleyen kitaplar. Mesela yayınevimizin Profesör Astro Kedi serisi, Değer Katan Gıdalar serisi ya da Kompost kitabı… Reklam molası verdim gibi oldu ama ben bu alanda iş üretmeyi seviyorum, o yüzden paylaşmak istedim.
Çocuk kitapları üzerinde çalışırken bu işten keyif almanızı sağlayan, sizin için çocuk kitabı editörlüğünü özel kılan sebepler var mı?
Evet var: Öncelikle çocuk kitapları şaşırmamı sağlıyor. Şaşırabilmeyi seviyorum. Gündelik hayatta estetik manada, güzele dair bir doyum yaşamamı sağlıyorlar. Son olarak derin bir konuyu herkes için anlaşılır, kimi zaman mizahi kılan kitaplar iyi geliyor.
Bildiğiniz üzere biz “Türk Çocuk Edebiyatını” merkeze alan ve çocuk yazınımızın gelişmesine katkı sunmayı vizyonuna ve misyonuna koymuş bir platformuz. Ülkemizde Çocuk Edebiyatı genç bir tür ve son dönemde değeri anlaşılmaya başlanmış ve her geçen gün de ilgi gören bir tür. Malumunuz Tanzimat ile başlayan süreçte bu alanda yayımı yapılan eserlerin ekseriyeti yabancı kitaplardı. Günümüze geldiğimizde ise şükürler olsun ki artık yerli yazarlarımızın eserleri yabancı dillere çevrilip birçok ülkede ciddi bir okur kitlesi buluyor, hatta ödüllere layık görülüyor. Geniş bir açıdan baktığımızda Dünya Çocuk Edebiyatı noktasında sizce biz şu an neredeyiz ve daha iyi yerlere gelebilmemiz için hem yazarların hem de yayıncılık sektörünün yapması gerekenler nedir?
Bu soru karmaşık konuların iç içe geçtiği ve uzunca tartışılabilecek bir konu. Şöyle kısaca anlatmaya çalışayım: Ülkemizde bu alanın değer kazanması ve üretimin artması çok güzel. Niteliksiz eserlerin piyasayı şişirmesi çok kötü. Çocuk yayıncılığının para kazandırması güzel. Ressamlara, yazarlara, editörlere, grafikerlere yapılan ödemeler kötü. Sayısal artış güzel; sayı kaygısıyla elindeki işe hak ettiği zamanı ayıramamak kötü. Herkesin yazarlığı tecrübe etmesi güzel. Herkesin çocuk kitabı yazması kötü. Nitelikli eserleri kaliteli kâğıtlara basabilmek güzel, kâğıt fiyatları çok yüksek ve yayınevlerinin geri dönüşümden gelen kâğıt kullanımına dikkati çok kötü, hatta yok. Ailelerin çocuklara kitap okumayı istemesi ve bu konudaki hassasiyetleri çok güzel, kitap fiyatları çok yüksek. Ülkemizde kütüphane sayısındaki artış ve özen çok güzel, çocuk kütüphanelerinin mahalle seviyesine inme oranı kötü. Okullarda çocuk kitaplarının okutulması güzel, öğretmenlerin hep aynı kitapları tercih etmesi kötü. Her şeye rağmen ve her şeyle birlikte hayat ve kitaplar güzel diyerek bu bahsi burada sonlandırayım
Son olarak yayın hayatına yeni başlayan platformumuz hakkında düşünce ve temennileriniz nelerdir?
Yazarların ve alana ilgi duyan, edebiyatı seven kişilerin bir araya gelebilmesini önemsiyorum. Buna aracı olduğunuz için teşekkürler. Bir iş üzere bir araya gelinen projelerin bereketli olduğunu deneyimledim. İnşallah bu platform da birçok kişiyi birlikte farklı işler üretmek üzere bir araya getirir. Sürecin sizler için kolaylıkla ve zevkle akmasını temenni ederim. Davetiniz için teşekkürler.