TÜRK ÇOCUK EDEBİYATI TARİHİNE BAKIŞ

TÜRK ÇOCUK EDEBİYATI TARİHİNE BAKIŞ

Çocuk ve çocukluk; toplumsal, kültürel, politik, hukukî olmak üzere farklı perspektifler doğrultusunda ele alınan kavramlardır. Türk-İslam kültüründe çocuğu Allah’ın bir hediyesi ve emaneti kabul edilmesi anneliğin kutsal sayılması, doğum törenleri, çocuğa armağanlar sunulması, çocuğun nazarlık ve dualarla korunması, doğan çocuk için ağaç dikilmesi, kırk uçurması, diş hediği gibi kültürel işaretler çocukluğun değerini ifade eder. Çocuk ile kültür arasındaki ilişki doğal olarak çocuk edebiyatının ortaya çıkışı, işlerliği ve gelişim sürecine de yansır.

Bazı edebiyat araştırmacıları bir cinsiyete, gruba, yaş aralığına yönelik müstakil bir edebiyattan söz edilemeyeceği düşüncesiyle çocuk edebiyatı kavramını tartışmalı bulur.  Mesela Gökalp, Baltacıoğlu, Ataç gibi isimler çocuk edebiyatı kavramına gerek olmadığı yönünde beyanlarda bulunmuştur. Zaman içerisinde çocuk edebiyatının ne olduğu konusundaki düşüncelerin farklılaşması, çocuk edebiyatının işlevlerinin de değişmesini sağlamıştır. Öğütler yoluyla çocukların ahlakî gelişimine katkıda bulunmak, çocuklara millî ve evrensel değerleri aktarmak, okuma alışkanlığı kazandırmak, yeni bir şey öğretmek, çocukların duyuşsal ve bilişsel gelişmelerine katkıda bulunmak gibi beklentilerle hazırlanan eserlere; günümüzde çocukların hayal gücüne ve duyarlıklarına yön vermek, yaşam deneyimlerine rehberlik etmek, özdeşim yoluyla kimlik oluşturmalarına katkıda bulunmak; ölüm, ayrılık, ötekileştirme, akran zorbalığı  gibi sorun odaklı eserlerle anlaşılması zor meseleleri “çocuğa göre” ele almak, çocuklarda edebî ve estetik zevk oluşturmak gibi görevler yüklenmektedir. Nihayetinde çocuklar için yazılan eserlerin özel bir alan olarak belirlenmesi amaç, biçim, içerik, seviye, sınır, ölçüt, işlev vb. unsurlar, bu eserleri yetişkinlerinden ayırarak “çocuk edebiyatı” başlığı altında özel bir alan oluşturmaktadır.

Çocuk edebiyatına giden yolda ilk olarak masal, destan, efsane, tekerleme, ninni, bilmece, fıkra, ortaoyunu ve halk hikâyeleri gibi sözlü anlatım ürünleri dikkat çeker. Halk edebiyatımızda her biri dinleyicisinin ders çıkarması amacıyla söylenegelen bu anlatılar esas olarak yetişkinleri hedef alır. Çocukların ahlakî gelişiminde bu anlatılara başvurulması; öğüt içerikli olmalarındandır. Kaynağı mitolojik dönemlere ve kutsal metinlere dayanan hikâye anlatma geleneği, Doğu toplumlarında daha çok halka belli değerleri kazandırmak amacıyla kullanılır. Belirli kalıp ifadelerle yapılandırılan anlatılar, kıssadan hisse çıkarılmasına imkân tanır.

Yazılı anlatım türlerine bakıldığında öğüt vermede yararlanılan en gözde anlatılar fabllardır. Beydebâ’nın Kelîle ve Dimne’si, Ferîdüddin Attâr’ın Mantıku’t-Tayr’ı, Mevlânâ’nın Mesnevî’si bu geleneksel anlatım tarzının ilk akla gelen örnekleridir (bk. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî). Milattan önce VI. yüzyılda yaşamış Aisopos’tan (Ezop) günümüze kadar pek çok edebiyatçıya ilham olan fabl örnekleri; bireysel ve toplumsal pek çok meseleye dair dersler çıkarmak için kullanılmıştır. Bu amaç, Türk İslam toplumlarında âyet ve hadislerle de desteklenerek pendnâme ya da nasihatname adı verilen türün ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu türün en çok tanınan ve emsallerine model oluşturan eseri Ferîdüddin Attâr’ın Pendnâme’sidir. Yûsuf Has Hâcib’in Kutadgu Bilig, Yunus Emre’nin Risâletü’n-Nushiye, Güvâhî’nin Pendnâme, Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânü Lügâti’t Türk, Edib Ahmed Yüknekî’nin Atabetü’l-Hakayık, Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet adlı eserleri de aynı geleneğin devamı olarak ortaya çıkar (bk. Ahmed Yesevî). Bundan başka Dede Korkut, Göktürk destanı, Uygur destanı, Oğuz Kağan destanı gibi anlatıların da öğütler içerdiği fakat bu metinlerin Türk çocuk edebiyatına kaynaklık etse de hiçbirinin çocuk edebiyatı ürünü olarak kabul edilemeyeceği bilinmektedir (bk. Dede Korkut).

Klasik dönem Türk edebiyatında bilinen ilk fabl örneği XV. yüzyıl divan şairi Kemal’in Selâtinnâme adlı eserinde görülür. XVII ve XVIII. yüzyıllarda çocuğu konu alan iki öğretici mesnevi yazılır. Divan edebiyatının önemli şairlerinden Nâbî, Hayriye (1701) isimli mesnevisinde kendi oğlundan hareketle devrindeki çocuklara ve gençlere seslenerek dönemin ideal insan tipini açıklar (bk. Hayriye). Sünbülzâde Vehbi, Nâbî’nin Hayriye’sine nazire olarak yazdığı Lutfiye adlı (1791) mesnevisinde ve ayrıca oğlu için yazdığı Tuhfe-i Vehbî (1782) adlı manzum sözlüğünde çocuklara ve gençlere hitap eder (bk. Sünbülzâde Vehbi).

Türk çocuk edebiyatının gelişiminde önemli rol oynayan bir diğer unsur ise süreli yayınlardır. Osmanlı döneminde ilk yayımlanan çocuk dergileri Avedaper (1860), Mümeyyiz (1869), Angeliaforos Çocuklar İçün (1872), Hazîne-i Etfâl (1873), Sadâkat (1875), Etfâl (1875), Âyine (1875), Arkadaş (1876), Çocuklara Arkadaş’tır (1876). Bu ve beraberindeki yayınlar; yazı dizileri, öyküleri ve ödüllü yarışmalarıyla çocukların ilgisini çeker. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte çocuk dergiciliği yeni bir ivme kazanır. 1923’te Çocuk Postası, Yeni Yol ve Talebe Mecmuası adlı dergiler yayımlanır. Haftalık Resimli Gazetemiz (1924), Sevimli Mecmua (1925), Çocuk Dünyası (1926) ve Çocuk Yıldızı (1927) adlı dergiler; Cumhuriyet’in ilk yıllarında yayın hayatına atılır. Bu tarihlerden günümüze kadar çok sayıda dergi ve gazete çocuk edebiyatına yön verir. 2000’li yıllardan sonra dergiler çocukların doğa, sanat ve bilimle etkileşim halinde olmalarına imkân tanıyan içerikleriyle, çocukların oyunlar oynayabileceği eğlenceli vakit geçirebilecekleri bir şekilde tasarlanır.

Tanzimat dönemi süreli yayınlara yönelik çalışmalardan da anlaşılacağı gibi çocukluk algısının değişmeye başladığına işaret eder. Çocuklar küçük yetişkinler olarak görülmekten çıkar. Çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda çocuk düzeyine uygun metinler üretilir. Bu değişimi Batıdan yapılan tercümeler, eğitim sistemindeki yenilikler başlatacaktır. Bu dönemde ilk çocuk yayını Kayserili Doktor Rüşdü’nün Nuhbetü’l-Etfâl (1858) isimli eseridir. İlk Türkçe alfabe kitabı olarak kabul edilen eserin içinde fabllar yer alır. Ahmed Midhat Efendi’nin (1844-1912) kaleme aldığı Hâce-i Evvel (1870) ve Kıssadan Hisse (1871), Recâizâde Mahmud Ekrem’in (1847-1914) Tefekkür (1886) adlı eserleri çocukların nasıl yetiştirilmesi gerektiğine dairdir (bk. Ahmed Midhat Efendi). Sâdık Rifat Paşa da (1807-1857) Terbiyetü’l-Etfâl Risâlesi’nde çocuklara eğitim öğretimin faydalarından bahsederken Münif Paşa (1828-1910) Ehemmiyet-i Terbiye-i Sıbyân (1863) adlı eserinde, çocuk yetiştirme hususunda anne ve babalara tavsiyelerde bulunur (bk. Sâdık Rifat Paşa; Münif, Mehmed Tahir) .

XIX. yüzyılda başlayan çeviri faaliyetlerinin, Türk çocuk edebiyatının oluşumuna model olması ile bugünkü çocuk edebiyatına zemin hazırladığı iddia edilebilir. Şinâsi (1826-1871) La Fontaine’den yaptığı çevirilerle Türk çocuk edebiyatına yeni bir soluk getirir. Recâizâde Mahmud Ekrem çevirilerini Nâçiz (1885) adlı eserde bir araya toplar. Ziya Paşa (1825-1880) Rousseau’dan çevirdiği Emile ile kendi çocukluk anılarını da kattığı bir eser hazırlar. Yûsuf Kâmil Paşa’nın (1808-1876) Fenelon’dan çevirdiği Tercüme-i Telemak (1861) çocukların anlamakta zorlanacakları bir üslup ile yazılsa da ilk örneklerden olması bakımından önemlidir. D. Defoe’nun Robinson Crusoe (1719) eseri ilk olarak Ahmed Lütfi tarafından 1864’te Arapça’dan tercüme edilir. Ardından Şemseddin Sâmi (1886), Şükrü Kaya (1919), Kemalettin Şükrü (1932), Necdet Rüştü (1938) ve Yaşar Nabi’nin tercümeleri görülür (bk. Şemseddin Sâmi).J. Swift’in (1667-1745) Güliver’in Seyahatnâmesi ise 1872, 1913, 1935 yıllarında olmak üzere en çok tercüme edilen eserlerden bir diğeridir. Fransız yazar J. Verne’den (1828-1905) yapılan ilk tercüme Kaptan Hatras’ın Sergüzeşti’dir.

Türkiye’de çocuk edebiyatının ölçütlerine uygun eserlerin ortaya çıkarılmasına yönelik ilk ciddi girişimler II. Meşrutiyet’ten sonraki dönemlerde, ilk öğretmen okulunun kuruluşu esnasında çocuğa yönelik edebî ürünlere ihtiyaç olduğu ve bu alandaki eksikliğin giderilmesi gerektiği düşünceleri etrafında şekillenir. Çaylak Tevfik’in Nasreddin Hoca’yı konu edinen ilk resimli kitabı Letâif-i Nasreddîn (1880) dönemin önemli girişimlerindendir (bk. Nasreddin Hoca). Mehmed Şemseddin (1849-1900) ise çocuklar için dil kılavuzları hazırlar. İlk defa Ali Nusret (1874-1919) çocuk edebiyatını konu edinen bir yazı kaleme alır. 1909’da Dârülmuallimîn müdürlüğüne getirilen Sâtı Bey, şairlerden çocuklara yönelik şiirler yazmalarını ister (bk. Sâtı Bey). İbrahim Alaeddin (1889-1949), 1911’de Çocuk Şiirleri adıyla bir eser yayımlar. Dönemin önemli simalarından Abdülhak Hâmid, bu küçük eseri Türkiye’de kurulmaya başlanan çocuk edebiyatının bir mukaddimesi olarak adlandırır. Şimşek, “çocuk edebiyatı” terimini ilk defa kullanan, çocuk edebiyatının kuramsal temelleri üzerinde duran, Tedrîsât-ı İbtidâiye Mecmuası’ndaki yazılarıyla alanın çerçevesini çizen ilk ismin İbrahim Alaeddin olduğunu belirtir. Ali Ulvi Elöve (1881-1975) bir kısmı telif, bir kısmı da çeviri ve uyarlama olmak üzere şiirlerini Çocuklara Neşideler (1912) adıyla yayımlar.

Tevfik Fikret, Şermin’de (1914) kullandığı dil ve imgeler sebebiyle Türk çocuk şiirinin kurucu isimleri arasındaki yerini alır (bk. Tevfik Fikret). Ziya Gökalp (1876-1924), Meşrutiyet döneminde ahlakî ve millî duyguları şiir vasıtasıyla çocuklara aktarma çabası önemlidir (bk. Ziya Gökalp). Kızıl Elma (1915), Yeni Hayat (1918) ve Altın Işık (1923) çoğunlukla öğretici metinlerden oluşur. Mehmet Emin Yurdakul’un (1869-1944) yurt ve ulus sevgisi çevresinde yalın anlatımlı şiirleri, Ali Ekrem Bolayır’ın (1867-1937) Şiir Demeti, M. Fuat Köprülü’nün (1890-1966) Mektep Şiirleri ve Nasreddin Hoca Kitabı, dönemin dikkate değer örnekleridir (bk. Köprülü, Mehmet Fuat).

Ömer Seyfettin (1884-1920) Türkçecilik ve sadeleşme hareketi etkisiyle kaleme aldığı “And”, “Kaşağı”, “Forsa”, “Diyet”, “Pembe İncili Kaftan” gibi hikâyeleriyle dikkat çeker (bk. Ömer Seyfettin). Millî Edebiyat’tan Cumhuriyet’e geçerken Yahya Kemal Beyatlı, Fazıl Ahmet Aykaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhon Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç şiirde; Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Mahmud Yesâri, Aka Gündüz mensur metinlerde çocuklar için çeşitli örnekler sunar (bk. Beyatlı, Yahya Kemal; Aykaç, Fazıl Ahmet; Adıvar, Halide Edip; Güntekin, Reşat Nuri). Bu süreçte sözlü anlatımın eğitimdeki rolüne binaen öyküler ve masallar yeniden gündeme alınır. Ahmet Cevat (1892-1937), Çocuklara Hikâye Anlatmak Sanatı (1917) isimli eserinde pratiğe yönelik örnekler sunar. Kâzım Karabekir Paşa (1882-1948) çocukların eğitimi ve sorunlarını konu alan Çocuk Davamız 1-2, Çocuklara Öğütlerim, Şarkılı İbret isimli eserleriyle dikkat çeker (bk. Karabekir, Kâzım).

3 Kasım 1928 tarihinde gerçekleşen harf inkılabı, millet mekteplerinin açılması ve okuma yazma seferberliği çocuk kitaplarının artmasını ve yayılmasını sağlar. 1927-1928 yıllarında Maarif vekilliği görevinde bulunan Mustafa Necati (1894-1929) Cihan Edebiyatından NumunelerMektep Temsilleri ve Dünya Çocuk Klasikleri olmak üzere üç dizi çocuk ve gençlik yayını hazırlatır (bk. Mustafa Necati).

Cumhuriyet dönemi çocuk şiirlerinin yazılması bakımından oldukça verimli bir dönemdir. Faruk Nafız Çamlıbel (1898-1973), Hasan Âli Yücel (1897-1961), Mehmet Faruk Gürtunca (1904-1982), Çocuklara Şiir Kitabı (1928), Anadolu (1939) kitaplarıyla, Halide Nusret Zorlutuna (1901-1984), Aka Gündüz, Hasan Âli Yücel, Ceyhun Atuf Kansu, Şükrü Enis Regü şiirleriyle çocuklara seslenir. Orhan Veli Kanık (1914-1950) La Fontaine’nin kırk dokuz fablını (1943) ve Nasreddin Hoca fıkralarını (1949) manzum olarak çocuk edebiyatımıza kazandırır. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın özellikle 1977 ile 1981 yılları arasında Kuş Ayak: Açıl Susam Açıl (1967), Kuş Ayak: Boyalı Ses (1971), Balina ile Mandalina (1977), Yazıları Seven Ayı (1978), Yaramaz Sözcükler (1979), Şeker Yiyen Resimler (1980), Hin ile Hincik (1981) isimli şiirlerinin hedef kitlesi çocuklardır. Türker Acaroğlu’nun Çocuk Şiirleri Antolojisi (1944), Şükrü Enis Regü’nün Şiir Bahçesi (1962), M. Sunullah Arısoy’un Deste (1951) isimli antolojisi çocuk şiirlerinin topluca görülebilmesi açısından önemlidir.

Cumhuriyet dönemi nesrine bakıldığında ise masallar üzerine yapılan çalışmalar dikkat çeker. Masal ve masal derlemeleriyle ilgili ilk bilgiler Ziya Gökalp tarafından Küçük Mecmua’da yayımlanır. Türk masallarının derlenmesinde katkısı olan bir diğer isim Macar Türkolog Ignace Kunos’tur (1860-1945). Saim Sakaoğlu’nun (1939) Masal Araştırmaları (1999), Pertev Naili Boratav’ın (1907-1998) Türk Masal Tipleri Kataloğu (1953), Zaman Zaman İçinde (1959), Az Gittik Uz Gittik (1969), Contes Turcs (1955), Türkische Volksmarchen (1967) eserleri bu alandaki önemli çalışmalardır. Eflatun Cem Güney, Naki Tezel, Oğuz Tansel, Erdoğan Tokmakçıoğlu masallar üzerine eserler üreten diğer isimlerdir. Eflatun Cem Güney (1896-1981), Açıl Sofram Açıl adlı eseriyle 1956’da Dede Korkut kitabıyla 1960’ta Uluslararası Çocuk Kitapları Birliği’nin verdiği Hans Christian Andersen ödülü; Oğuz Tansel (1915-1994) ise Allı ile Fırfırı (1976) ile 1977’de Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını ödülünü alır.

Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 1943 yılında 100’e yakın kitabın tercümesini sağlaması, Hasan Âli Yücel’in pek çok eserin tercümesine ön ayak olması 1940’lı yıllarda çeviri faaliyetlerinin artmasını sağlar (bk. Yücel, Hasan Âli). La Fontaine, J. Verne, E.H. Porter, M. Leblanc, Ballantyne, Sir A.C. Doyle, A. de Saint-Exupéry, E. de Amicis eserleriyle çocuklara hitap eder. Sadece Küçük Prens, Ahmet Muhip Dıranas başta olmak üzere Cemal Süreya, Tomris Uyar, Selim İleri, Azra Erhat, Tahsin Saraç tarafından tercüme edilmiştir.

Nesirde Reşat Nuri Güntekin’in (1889-1956) Çalıkuşu, Acımak, Kızılcık Dalları, Tanrı Misafiri gibi eserleri yetişkinlere hitaben yazılsa da çocuklar ve gençler tarafından ilgi görür. Kemalettin Tuğcu’nun Sokak Çocuğu (1955), Ahretlik (1958), Yetim Malı (1959), Ayşecik (1960), Kimsesiz Çocuklar (1963), Anasının Kuzusu (1964), Serseri Çocuklar (1968), Köyden Gelen Yabancı (1969), Balıkçı Güzeli (1970), Üvey Baba (1971), Köyünü Unutan Adam (1972) gibi eserleri toplumsal meseleleri ele alan kitaplardır. Cahit Uçuk’un Türk çocuk edebiyatında önemli bir yeri vardır. Çeşitli dillere çevrilen Türk İkizleri (1937) adlı romanı 1958 yılında Uluslararası Hans Christian Andersen Yarışması Şeref ödülünü alır. Ekmek Parası (1979), Çizmeli Osman (1980), Pazar Kuşları (1980), Güldüren Uçurtma (1983), Ökkeş gibi eserleriyle bilinen ve Bülbül Düdük (1980) eseriyle Bulgaristan Altın Kirpi ödülünü kazanan Muzaffer İzgü (1933-2017); Şimdiki Çocuklar Harika (1967), Üç Karagöz Oyunu (1968), Pırtlatan Bal (1974) eserleriyle Aziz Nesin (1915-1995); Çocuk ve Şiir kitabıyla 1978 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını ödülünü, Bir Liranın İki Günü romanıyla Yunus Nadi Armağanı Yarışması’nı kazanan İsmail Uyaroğlu (1948-); Bir Gün Büyüyeceksin (1956) adlı eseriyle 1994 yılında Doğan Kardeş Çocuk Romanı Armağanı’nı kazanan Mehmet Seyda; Halime Kaptan (1972), Kumdan Betona (1976), Öksüz Civciv (1979) gibi eserleriyle Rifat Ilgaz (1911-1993); Taş (1972) adlı romanıyla 1984’te Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı birincilik ödülünü kazanan Hakkı Özcan; Hayat Okulu (1978) eseriyle 1979 yılında Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını ödülünü alan Işıl Özgentürk (1948-); Nasreddin Hoca eseriyle Ali Püsküllüoğlu (1935-2008) bu dönemin çocuk edebiyatına katkı sunan yazarlarıdır.

1980 sonrasında Millî Eğitim Bakanlığı “Çocuk Edebiyatı” adı altında şiir, masal, hikâye, roman türlerini içeren bir dizi oluşturur. Kültür Bakanlığı da millî kültürümüzün bazı şahsiyetlerini ve olaylarını çocuklara tanıtmak amacıyla 1991 yılında “Resimli Çocuk Klasikleri” adlı bir dizi hazırlar. 1980’li ve 1990’lı yıllarda Mustafa Ruhi Şirin’in hazırladığı Çocuk Edebiyatı yıllıkları (1987, 1988, 1989); 1979 yılının UNESCO tarafından “Dünya Çocuk Yılı” ilan edilmesi; lise ve üniversitelerde çocuk edebiyatı dersinin verilmesi ve bu alanda ders kitapları hazırlanması çocuk edebiyatının daha nitelikli ve sistematik bir şekilde gelişmesini sağlar.

Fadiş (1971), Dünya Çocukların Olsa (1981), Akıllı Pireler (1982), Işın Çağı İnsanları (1987), Kangurular Ülkesi Avustralya’ya Yolculuk (1994), Mısır’a Yolculuk (1994), Meksika’ya Yolculuk (1995) gibi eserleriyle macera ve gezi yazılarının ön planda olduğu eserler kaleme alan Gülten Dayıoğlu (1935); Serçekuş, Ağaçkakanlar, Katıraslan (1983), Motorlu Kuş (1987) gibi eserleriyle bilinen ve Yürekdede ile Padişah isimli eseriyle 1984 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Çocuk Edebiyatı Yazarı ödülü alan Cahit Zarifoğlu; Masal Mektuplar, Yıldız Sayan Ağaç, Dünyaya Gülen Adam gibi pek çok eser kaleme alan ve ödüller kazanan Mustafa Ruhi Şirin; Kırmızı Fare dergisi ve Okula Geç Kaldım (1985), Gırrr! (2001), Sihirli Küre (2004) eserleriyle bilinen ve yazar editör ve yayıncı olarak çocuk edebiyatına katkılarda bulunan Fatih Erdoğan (1954) bu dönemin önemli yazarlarıdır.

Resimli kitaplara bakılacak olursa ilk resimli kitabı 1974 yılında Can Göknil tarafından Kirpi Masalı ismiyle yazılır. Ayşegül ve Ayşecik dizisi, Suat Yalaz’ın Karaoğlan çizgi dizisi; Zagor, Tommiks, Teksas, Teks, Zembla, Mr. No gibi tercüme çizgi roman dizileri aynı şekilde bu kategoriye dahil edilebilir. Son dönemde Mavisel Yener, Aytül Akal, Tülin Kozikoğlu, Gökçe Gökçeer, Koray Avcı Çakman, Mevlâna İdris, Salih Zengin, Ünver Oral, Feridun Oral, Ferid Avcı, Sara Şahinkanat, Sevim-Behiç Ak, Melike Günyüz, Figen Yaman Coşar, Şermin Yaşar, Çağrı Odabaşı hem resimli kitaplar hem de çocuk edebiyatı alanında öne çıkmış diğer isimlerdir.

Son yıllarda yetişkinleri, akademisyenleri çocuk edebiyatı konusunda eleştirel düşünmeye davet eden süreli yayınların ortaya çıktığı görülmektedir. Kitap eleştiri ve değerlendirme yazıları, dosya çalışmaları ile 152 sayı yayımlayan İyi Kitap, felsefeden mimariye, edebiyattan resme, tarihten sosyolojiye farklı disiplinlerde 2018-2021 yılları arasında yazılar yayımlayan Çocuk Edebiyatı Tercüme Ofisi (ÇETO), 2021 yılından itibaren çocuk edebiyatına dair yılda iki defa akademik makaleler yayımlayan Çocuk Edebiyat ve Dil Eğitimi Dergisi, 2017 yılından itibaren çocuk yazınına eleştirel, tarafsız ve akademik perspektiften yaklaşan Çocuk Yazını bunlardan bazılarıdır. Yetişkinlere yönelik hazırlanan edebiyat dergilerinin özel sayılarında çocuk edebiyatına yer vermeleri de dikkate değerdir. Türk Dili dergisi 311. sayısını “Çocuk Yazını”, Hece dergisi ise 10. sayısını (104-105) “Çocuk Edebiyatı” konularına ayırır.

Çocuk ve gençlik edebiyatına yönelik etkinlik ve çalışmalarıyla ankara-universitesi”>Ankara Üniversitesi bünyesinde 2009 yılında kurulan Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM); İbn Haldun Üniversitesi ve İstanbul Yazım Merkezi iş birliğinde yürütülen “Çocuk Kitabı Yazarlığı, Çocuk Kitabı Editörlük Ve Yayıncılığı Eğitim Programları”; uluslararası İstanbul yayımcılık profesyonel buluşmalarını içeren ve Türkiye Basın Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından düzenlen “Istanbul Publishing Fellowship” programı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve paydaş kurumların işbirliğinde ortaokul öğrencileri için düzenlenen “Okuma Listesi Önerisi Çalıştayı”, Günışığı Kitaplığı tarafından düzenlenen “Eğitimde Edebiyat Seminerleri”, Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) tarafından düzenlenen “Çocuk Kitapları Yayıncılığı ve Editörlüğüne Giriş” atölyeleri ise son dönemde çocuk edebiyatının gelişimine katkı sağlayan çalışmalar olarak dikkatleri çekmektedir.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/cocuk-edebiyati

Kaynakça

Baş, Bayram. Türkçe Öğretimi Açısından Çocuk Edebiyatı. Ankara 2015.

Gökşen, Enver Naci. Örnekleriyle Çocuk Edebiyatımız. İstanbul 1985.

Onur, Bekir. Türkiye’de Çocukluğun Tarihi. İstanbul 2005.

Ökten, Celile. “Dünyada ve Türkiye’de Çocuk Edebiyatı Tarihi”. Çocuk Edebiyatı. ed. E. N. Tiryaki – B. Uysal. İstanbul 2020, s. 1-26.

Özgül, M. Kayahan. “Edebiyatın Çocukluğu, Çocukluğun Edebiyatı”. Hece (Çocuk Edebiyatı Özel Sayısı). sy. 104-105 (2005), s. 362-376.

Şimşek, Tacettin. “Çocuk Edebiyatı”. Türk Edebiyatı Tarihi. ed. T. S. Halman v.dğr. Ankara 2006, IV, 543-564.

Şirin, Mustafa Ruhi. 99 Soruda Çocuk Edebiyatı. İstanbul 2000.

Yorum Yap

Your email address will not be published. Required fields are marked *